Biliyoruz

Biliyoruz… İnsan gelişiminin olmazsa olmazı empatinin, iyiliğin, merhametin, daha ilk adımımızı atmadan önce bizimle olduğunu biliyoruz.

Biliyoruz… Olağanüstü çocukluğumuzun her adımında bize yardımcı olan anne babalarımızın, duygularımızın şekillenmesinde büyük rol oynadıklarını biliyoruz…

Biliyoruz… Hayatımız boyunca iyi ilişkilere sahip olmak, varlığımızı sağlam temeller üzerinde kurmak için mutlulukla işbirliği yapmamız gerektiğini biliyoruz.

O halde bildiklerimizi paylaşma vakti gelmiş demektir 🙂

Çocuklarımızın gerçek sevgi ile dolu olması için değerlerimizi, deneyimlerimizle birlikte, onların duyarlılığı için kullanırız. Bu, onların saygıyı öğrenmelerine, bizimle bağlarını koparmamalarına, kişiliklerini sağlam temeller üzerinde kurmalarına yardımcı olur. Çocuklarımızın fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına istikrarlı bir şekilde yaklaştığımızda, farkında olmadan aynı zamanda, hayatlarındaki gerçek ilgiyi hissetmelerine, önemli şeyler hakkında konuşabilme yeteneklerine, doğrulukları teyit edebilme gücünü ellerinde tutmalarına katkıda bulunuruz.

Tabii ki bunu başarmak onu yazmak kadar kolay değil…:)

Düzenli vakit geçirmeyi  alışkanlık haline getirmek, keyifli olduğu kadar zor olan bu yolculuğun ilk adımı sayılabilir. Şans eseri birliktelikten bahsetmiyorum. Saatlerin, günlerin, haftaların programları olursa, müthiş bir iş başarabiliriz. Mesela her pazartesi, çiçekleri sulamak gibi:)

Mutluluğun kelimelerde saklı olduğu gerçeğini ona da aktarabilmek için tek formül, konuşmaktan geçiyor. Soru sormaktan, cevaplar sizi tatmin etmese de soru sormaktan vazgeçmemek tam bize göre…

Rehber olarak doğmuşuz adeta… Dürüstlüğü, adaleti, barışçıl olmayı, öfkenin bizim kontrolümüzde olduğunu, stres denen canavarı parmağımızın ucunda oynatabildiğimizi çocuğumuza göstermekten geri durmayalım. Tabii ki mükemmel değiliz. Ancak hatalarımızı, kusurlarımızı kabul edip onlarla barışık olduğumuz anda, çocuklarımız da tevazuyu, benlik bilincini, dürüstlüğü öğrendiklerini fark edecekler. Bildiğimiz bir şey daha var ki, çocuklarımız bize güvenip saygı duyduklarında, bizim gibi olmak isteyecekler. Kendimizi seviyorsak, çocuğumuz da bizi sevecek. Tam tersi olursa da pes etmek yok, çünkü ilişkimizi onarmak için de mücadele etmek, yine bir başarı adımı olacak.

Dürüstlüğün başkalarına olduğu kadar kendimize de verdiğimiz önem olduğunun altını çizmek, önceliklerimizi her fırsatta ortaya koymak çocuklarımızın bizim hakkımızdaki fikirlerinin şekillenmesinin ötesinde, ayrıca rotamızın bilinmeze değil, karar verdiğimiz yöne doğru ilerlemesini de sağlıyor. Sözlerin yerine getirilmesi, zor olduğunu düşünsek bile doğru olanı başarmayı, adaletli olabilmenin ilkelerinden vazgeçmemeyi, saygının önceliğini ortaya koymayı, evlatlarımızın akranları bu şekilde davranmıyorsa bile, ilk seçimlerinde bizlerin davranışları yer almaya başlıyor. Biliyoruz ki, yukarıda saydıklarımın öneminden çok, onları yerine getirdiğimizde elde ettiğimiz mutluluk altın madalya kadar kıymetli…

Çocuklarımız için bu olumlu duyguların yerleşmesi, bir müzik aletini öğrenmeye benzer.  Sürekli alıştırma yapmak gerekir. Akordu bozuk piyanodan çıkan kulak tırmalayıcı ton, doğru sesi duyana kadar telin gevşetilip, sıkılaştırılması ile düzeliyor. Ya da birbirine karışmış nota kağıtlarını olması gereken sıraya koymazsak, icra etmek istediğimiz eserin yanından bile geçemeyiz.

Günlük tekrarlamaların birer rutin haline dönüşmesi çocuklarımızın bu işte ne kadar usta olabildiklerine hayret etmemize neden olacaktır. Birlikte mutlu bir aile oluşturan ortaklardan biri olmak onları daha da mutlu edecektir. Üstünkörü değil, gerçek sorumlulukların verilmesi, odak noktalarını geliştirmek için olanaklar sağlanması ve sonuçta bütün bunları başarabilen çocuğun hak ettiği övgüler… Zorluklar yavaş yavaş kolaylaşıyor.  Çünkü çocuklarımız artık onlara aktardığımız değerler hakkında düşünmeye başlıyorlar. Harekete geçmenin çok da büyütülecek bir şey olmadığını, ailenin işleyişine katılmanın aslında eğlenceli olduğunu, kendini ifade edebildiği anda sorununun neredeyse tamamını çözülebildiğini görmek onlar için müthiş bir deneyim.

Elbette her çocuk için aynı şeyi söylemek yanlış olur. Bazıları bu değişimi kabul etmekte zorlanabilirler. Kendilerini kontrol edebilmeleri, öfke, kıskançlık ya da diğer olumsuz duygular tarafından kıstırılmış olmaları biraz daha uğraş gerektiriyor. Başa çıkmaları gereken sorundan bahsetmekten ziyade, yön vermeyi öğretmek ilk adım sayılabilir. Duygularını belirlemelerinde onlara yardımcı olmak gerek. Neden o olumsuz duyguyu taşıdığını anlatabiliriz. Tıpkı bizim sıkıntılı olduğumuz anlarda yaptığımız gibi, nefes alarak birkaç saniye hiçbir şey düşünmemesini sağlayabiliriz.  Kendi iç dünyasındaki çatışmaları çözebilmesi için şimdiye kadar yapmadığı yolları denemesini söyleyebilir, bu yolları birlikte bulabiliriz.

Biliyoruz… Ebeveyn olarak tarifi olmayan bir meslek icra ettiğimizi biliyoruz. Hiçbir tanıma uymayacak bambaşka hayatlarımız, bambaşka çocuklarımız, bambaşka hayallerimiz olduğunu biliyoruz. Sürekli değişime açık olabildiğimizi ve bu değişimin ebeveyn olduğumuz andan itibaren bizimle birlikte yol aldığını da biliyoruz. Bildiklerimizi neden çocuklarımızdan saklıyoruz?

Figen Bahtoğlu

2018

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑